küçükken kurduğum hayallerin hiç birinde büyümek yoktu diye başlar her kitabın başlangıcı içimdeki çocuksu merak isteği ile. oysa ki süslü anlatımlardan ve çocukluğa duyulan özlemden uzak, her çocuk gibi ben de büyümeyi istedim hep babamın başparmağıno dahi kavrayamazken ellerim. peter pan da der ya tek cümle, bir çocuğa asla büyüme dediğinde artık büyüyeceğini bilir gibisinden... tek bildiğim benim ki öyle de olmadı. abla silüetleri hatırlıyorum bana gülümseyen yanaklarımı seven ve hepsinin ne kadar güzel geldiğini hatırlıyorum. aslında herşey çok basittir bir çocuk için ya da belki benim için öyle idi. o büyüktü ben küçük ve bir an önce büyümek istiyordum, diğerlerinin yüzüne eğilip ay canım ne tatlısın sen demek için. çünkü sevildiğimde mutlu olduğumu hatırlıyorum ya da biliyorum belki daha uygun kelimedir, ve ben de bir an önce mutlu etmek istiyordum...
insan bebek arabasını hatırlar mı? ben hatırlıyorum. hatırlayamadıklarım ise yüzler. herşey silüet gibi geçmişe gömülen...
merak ettiğim ise, büyüyeceğini bilerek ya da bilmeyerek neden büyümek istemek ve büyüdükçe küçülmek istemek....
madem büyümek saflığı yitirmek, bunu bile bile neden inadına saflığı yitirmek...
oysa ki ölümse mesele sen kadar ben de, o bebek kadar o dede de nine de ölüme yakın...
insan bebek arabasını hatırlar mı? ben hatırlıyorum. hatırlayamadıklarım ise yüzler. herşey silüet gibi geçmişe gömülen...
merak ettiğim ise, büyüyeceğini bilerek ya da bilmeyerek neden büyümek istemek ve büyüdükçe küçülmek istemek....
madem büyümek saflığı yitirmek, bunu bile bile neden inadına saflığı yitirmek...
oysa ki ölümse mesele sen kadar ben de, o bebek kadar o dede de nine de ölüme yakın...
ps. en sevdiğim fotoğraflarımdan
2007 senesinde kale gezisinde makinesini esirgemediği ve fotoğrafı editlediği için Emre Durmaz a teşekkürler....