20 Kasım 2015 Cuma

Engeller

Bazen şımarıklık hali içerisinde boğulduğumu düşünüyorum. Arada bir, her ne kadar öyle gözükmese de ya da temel anlamda ele alınabilecek bir şımarıklık konsepti olmasa da, gerçek bir şımarıklık haline saplanıp kaldığımı düşünüyorum. Haydi eleştirelim. Sabah güzel sayılmayacak ama kötü de denmeyecek bir e posta aldım. Kendi hayatını canlara ve doğaya adamayı tercih etmiş biri olarak, bir kere e postayı aldığımda içimde yaşadığım kırılmayı yaşamamam gerektiğini fark etmem yaklaşık 30 dakikamı aldı. Zira hedeflerini bu yönde koymuş bir bireyin, bir zorluk “daha” çıktığı için kırılmak gibi bir lüksü yoktur, bu lüks şımarıklıktır.. Ve açıkçası bir süre sonra kendi kendime de söylediğim gibi “kimse bu yolun kolay olmayacağını söylemedi bana, atarım kime” Akabinde, kafamda yaptığım aylık programa ve dün yaşadığım şeye baktım. Mide bulantısı gibi bir sinir dalgası vurdu yüzüme. Sonra bir hocamın bir arkadaşıma söylediği bir laf geldi aklıma.. Ve sonra ben de dedim ki kendi kendime “yalnızca 3 ay uyumayacaksın ne çıkar ki” sonra dedim ki kendi kendime “e sen zaten hiç uyumuyorsun ki” :) Orada bi kendi kendimi gülümsettim. Sıkıntı ha bitti ha bitecek diye hayata bakacak kadar şımarık olmakta. Gel şunu konuşalım dedim sonra “bit me ye cek” Sen istedin, senin isteğin bu, hayattan beklentin bu. Sen asla bitsin de bi rahat edeyim kıvamında insan olmadın. Sen savaşçısın. Azıcık rahata erince kafanda türlü saçma kurtçuğun canlandığını görüyorsun, ve bu rahatlık seni ruhen hasta ediyor. Senin anlamın bu. Hayattan aldığın tat bu. Hep buydun dedim kendime. Sonra da rehavete kapılıp yaptığım 3 kuruşluk işleri ve kazandığım 2 paralık başarıların ağızda bıraktığı tatla kendimi veba gibi yayılan sızlanma nehrine, herkes gibi bıraktığımı fark ettim. İşte o nokta benim şımarıklığım. Sızlanmak lüksten köken alan bir şımarıklık değildir. Kendini bilmezlikten köken alan, hedefsizlikten köken alan bir şımarıklıktır. Sızlanmaya hakkım olduğunu düşüneceksem, hemen şu an bu noktada her şeyi bırakıp yatmaya sızlanmamı gerektirmeyecek bir hayat yaşamaya başlayabilirim. Zira sızlanmaya başlamışsam hedeflerimi şaşırmışımdır. O yüzden, iyi oluyor böyle engeller hayatta. Engeller, zorluklar gerçekten aşılmak içinmiş. Aştıkça bir adım daha özüne yaklaşıyor insan. Ve açıkçası kim olduğumuzu ne olacağımızı nerede olacağımızı karşımıza çıkan şanslar değil de engeller belirliyor. En son olarak, kapıdan çıkan annenizin “hayatta ne zorluk yaşarsan yaşa asla hedeflerinden vazgeçme” dediğini de hiç unutmayın. Eğer hedeflerinizden herhangi bir zorlukta vazgeçiyorsanız, asla hedefiniz olmamışlardır.

Hiç yorum yok: