31 Aralık 2010 Cuma

hediye

hediyelerden ikisini bitirdim. ne mutlu bana. bir kısmına da devam edeceğim artık 10 ocak gibi bile geçebilir insanların eline.
daha emre'ye süprizimi yollayacağım. o kadar mutlu oldum ki kartı elime geçince.

her neyse. az önce en güzel yılbaşı hediyelerinden birini aldım sanırım. şaka gibi. güvenle geçen hafta konuşurken - yoksa bu hafta mıydı?- konu akademik hayattan açıldı. netekim aklımda uyuyan ama uyandırmamak için kendi kendime dahi fısıldamadığım bir yolu uyandırdı güven. oceanography ne güzel şey dedim ve dememle içimde birşeyler titredi. güvenin destediği de cabası.
elbette, kafamızdaki planı değiştirmedik ama, güzel be oceanography de.
neyse dur bakalım derken, az önce annemler geldi ve al bakalıım mutlu seneler dedi.
paketi açıp da içindekine bakınca heralde mutluluktan çığlık atabilirdim.
gitmişler ban 'Biology of Marine Life'!!!! kitabını almışlar. nerden buldun nerden aldın nerden bildin...

:) Çok mutlu oldum. sabahtan beri canım sıkkın somurtup oturuyordum.
örgüleri örerken sürekli kendimle kavga ettim kafamda.
insanların ne şekilde kendilerince beni kafalarında çizdiklerine dair. hem de bu en yakının bile olabilir. evlenmeyi düşündüğün adam bile. beni nerelere koyduklarını, ve bana ulaşamayınca hangi kafayla böyle saçma sapan - bence kıskançlık bir insana yapılacak en büyük hakarettir- hakaretlere varabildiklerini ve bu hakkı kendilerinde nasıl görebildiklerini. Arkadaşlar için de aynısı geçerli. Komik olan ise, herkesin hayata inatla ben merkezcil bakmaya çalıştığıdır - ben de yapıyorumdur. Beni aramadı küstüm, ben onu hiç aramayım ama. tüm özel günlerimde beni aradı msg attı ama, olsun ben yine de küstüm tavırları şımarıklıktır.

Hümeyra ile de konuştum. Dostluk bambaşka birşey, dostuz zannederken ise yalnızca arkadaşlık seviyesinde olmak bambaşka bir şey. Senelerce yadırgadım çevremdeki insanları bu şekilde kısıtlamayaı sınıflandırmayı ve kategorize etmeyi ama bu bir gerçekmiş ne yazık ki.
Arkadaş dediğin kişinin senden anlamsız beklentileri vardır. Seni kendine uymaya davet eder. Seni uyarmak yerine uyarlamaya çalışır. Oysa ki dost dediğin Hümeyra dır, ya da Güven'dir ne biliyim Tuğçe'dir, Emre'dir. Sana olur olmadık şımarıklık anlarında kırılmaz. Senden beklentisi en fazla aramadığın sormadığında bile aklında olmaktır - ki Öyledir de. Seni olduğun gibi her halinle benimsemiştir, eleştirmeye kalkmaz. En fazla akıl danıştığında bence böyle der, sana bu gider kafamda der. Sana yapman gerekeni söylemez. senin için iyi olabileceği söyler. Aklına estiği gibi küsmez, kırıldığında tamir eder kendini çünkü kendini ve seni çok iyi tanımıştır. Ne senin onun kölesi ne de onun senin kölen olmadığını bilir. herkesin ayrı kişilikte olduğunu bambaşka bireyler olduğunun farkındadır.


herneyse... ,daha da beteri yakın arkadaşla arkadaş, arkadaşla da tanıdık arasında farklar var bu kadar kesin ve ayrı.
daha da yazabilirim evet ama gerek yok.

şimdi ise günün güzel olayına. :) '2 3 gündür ders çalışamıyorum canım sıkkın evet ve tek nedeni bu. yapmadığım şeylerle ithaf olunmak hayal dünyalarında insanların beni sıkmaması gerekirken artık 'diz iz not may pırablım diz iz yur pırablım' diye dalga geçemiyorum rus aksanıyla.
çünkü o sevmediğim bal kabağı tadını alıyorum her seferinde bu tip şeyler gerçekleşince. neyse nerden geldim bu konuya?


diyeceğim o ki, şimdi geleceğin en ünlü moda tasarımcısı olacak Hümeyra BÖKE candaşımın tasarım ödevi ile ilgili araştırma yapıp fikir üretip çizim yapmalıyım. ve gerçekten ÇOK KEYİF ALIYORUM.

heleloy :)

Hiç yorum yok: