26 Kasım 2008 Çarşamba

ıssız adam


ağlamicam ki sevmem ki diye gittim. kafamda kurguladığımın benzeri bir senaryo ile karşı karşıya kaldım. yanımda iki tane koca bebek varmış bunu anladım. bir yandan sinan bir yandan erdem hüngür hüngür ağlarken ben 'eee yani?' tepkileri ile bitirdim filmi. sinema aydınlanıp da insanların yüzünü gördüğümde ne kadar da katılaşmış olduğunu anladım, çünkü 1 fire ben vardım ağlamayan bariz biçimde.
ama anlamıyorum. benim takıldığım noktalar bambaşka şeylerdi. ilk yarıda erdemle konuşurken, çok sinirliydim 'bu adam bu kızı sevmiyor ki' dediğimde erdem de onayladı ve duygunun aşktan öte şehvet ve tutku olduğuna karar verdik. ilk bölüm beni resmen delirtti. kurdeşen oldum sinirden. ay yavşak ay yavşak diye izledim ama kız zeki çıktı. ben ne adamın bana kur yaptığını anlardım ne bişey.
velakin bir sevişme sahnesi vardı orda. adamın ruhuyla kadını hissettiği sahne. tenlerinin değil ruhlarının seviştiği sahne. en tepkisiz halim o idi zannımca hayatım boyunca yaşadığım. ee? sorusu bile gelmedi aklıma. mal mal izledim. sıkıldım resmen bunaldım filmden.

meltem sordu. ee peki sen ağlamadın mı? diye. ben de daha ağırını yaşadığım bişeye neden ağlayayım ki. vız gelir tırıs gider dedim.
işte öyle bir romantik dram mıdır komedi midir bilemedim.

armadada merdivenlerden hoplaya zıplaya inerken, 'şimdi burdaki insanlar lise aşklarını fln hatırlamışlardır heheh' diye söyleniyordum ki bir teyze dönüp öyle bir baktı ki korktum resmen. ayıp da değildi dediğim.
kendinden bişey bulma konusuna gelince.

bulamadım bir sahne dışında.
hayat zaten kısa. ömrümün sonuna kadar oturup ağlicak mıydım bi adam için?
bence kız cidden ingiltereye gidip evlenmiş olmalıydı ve orda o adama sarılmamalıydı.


hoşçakal. dicekti biticekti.

böyle adamlar var...
üzerler.
alt üst ederler.


sinanı tanıdığım için şanslı olan nadir insanlardan biriyim belki de.
iyi ki de var.

zira biraz da jeux d'enfants dı film bana göre.


anın şarkısı : nil burak - yalnızım ben.

2 yorum:

zombie dedi ki...

bende tam tersı bır duyguyla gıttım fılme.aglıcam aglıcam dıye sartladım kendımı kı uzun zamandır aglayamıyordum boyle bırseye ıhtıyacım vardı,hımm bahaneye...
sorguladım eskıden yasadıgım,zıyan ettığım bırtakım seylerı.agladım.sonra ada'nın evlenme konusunda yalan soyledıgını ve sahte bır sekılde gulumsedıgını dusundum,guclu gorunmek adına.dedım kı aynı egoya sahıbız,iç sesımle hep farklı soledıgım...
sonra cıktım,oznurla armada terasında sıgara ıcmeye,manzarası ' aklıma gelıp de aglatan adamla ılk opustugumuz yere bakıyormus,benı zorla ılk optugu yere'.yenı duzeltmıstım goz makyajımı,gerek yokmus keşke duzeltmeseymısım...

Glycerine dedi ki...

ağlamak lazımsa ağlanmalı bence de kuzum. nedir öyle egolar bilmemneler. dediklerim benim egodan değil katılaşmaktan ibaret artık tepkisizliklerim vs. yoksa biliyorsun ki hayatımda hiç o kadar safça ağlamamıştım ve rahat olmamıştım kütüphanede herkesin ortasında dizlerinde ağladığım zamanki kadar.
seni çok seviyorum pırlantam.