1 Ocak 2009 Perşembe

Die Höhle des gelben Hundes


yani Sarı köpeğin ini ya da the Cave of the Yellow Dog. izledijkten sonra bir süre ekrana bakmaya devam ettiğim 2005 yapımı film. bir gece sabaha kadar başladığım ve yarısında kesmek zorunda kaldığım, zira uyuya kalmıştım, akabindeki 2 günde de bir türlü izleyemediğim için sinir yaptığım film oldu. ama sonunda 31 aralık sabahı saat 5 6 arası yine bitirdim filmi.
uyuya kalmam filmin sıkıcılığından değil - ki film asla sıkıcı değil hatta hayret uyandırıcı- tamamen benim yorgunluğumdandı notunu düşüp filme geçmek istiyorum. az önce internette filmle ilgili gezinirken aklıma yönetmeninin diğer filmlerini de edinmek fikri geldi ve oturdum yönetmenini araştırdım ve gördüğüm şey- her ne kadar şok etmesi aslında garipsenicek bir durum olsa da - beni şok etti. çünkü yönetmenimiz 1971 doğumlu çıtı pıtı bir moğol kızı ; Byambasuren Davaa. Alman moğol yapımı olduğunu biliyordum filmi ama bu kadar başarılı çekilmiş bir filmin yönetmeninin :) bir bayan hem de gencecik bir bayan olması beni gerçekten büyük 'dumur'a uğrattı. (şimdi içimdeki kız bağırıyor isyankar, salak mısın sen ne var bunda neden kadın olamasın ki diye.. ama ben kendisine sosyolojik altyapının gen aktarımı ile beynime soktuğu bilinç altı diyorum .. yazık ki...)





filmin heyecan verici olan ve şaşırtıcı olan yanı ise bu kadar basit bir olay nasıl olurda içinde kocaman olguları barındırır. bütçesiz bir film.. kısacık bir hikaye .. basit bir hikaye ama verdiği şeyler, siyasi mesajlar kültürel öğeler ve belgesel tadı mükemmeldi resmen...

herkese tavsiye edeceğim filmdir kendisi. hemen bulunup izlenesidir. üstelik ağlatır da :) bol bol.. benim gibi eksik akıllı iseniz. :)

oyunculara gelince gerçekten bir şey demek istemiyorum. izlenip görüleri hayret edilesi. nasıl yapabilmişler ki diye defalarca sorguladım...



bu sıralarda: badem * sen ağlama... isimli şarkıyla bozdum.. 31 aralık sabahı mal mal oturuyorum film fln izlicem ama altuğla konuşuyorum lastfm açık altuğa bişeyler anlatıyorum zaten gözlerim dolu dolu pat diye bu şarkı çıktı. içimi ezdi burktu başladım ağlamaya :) sonradan sonraya hastası oldum.. evet 2 saat içinde.
sonra altuğ bi bana sen ağlama dedi bi kaç saat sonra da ben ona dedim...
ağlamayalım yahu.
- AMA AĞLAMAK ÇOK GÜZELDİR ASLEN..


:)yaşamak gerçekten muhteşem...
her şeyiyle
her tadıyla...
iyileştikçe, mutsuzken bile.

bak eskilerden ne buldum :)


Hiç yorum yok: